
6 Rebîülevvel 604’te (30 Eylül 1207) Horasan’ın Belh şehrinde dünyaya geldi (Ferîdûn-i Sipehsâlâr, s. 22; Eflâkî, I, 73). Öte yandan Dîvân-ı Kebîr’deki bir şiirinden hareketle (III, 49) Şems-i Tebrîzî ile buluştuğunda (642/1244) altmış iki yaşında olduğu, dolayısıyla doğum tarihinin 580 (1184) olması gerektiği ileri sürülmüşse de (Gölpınarlı, ŞM, sy. 3 [1959], s. 156-161), Hellmut Ritter bu iddiayı geçerli bulmamıştır (EI2 [İng.], II, 393). Mevlânâ, Mes̱nevî’nin girişinde adını Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin el-Belhî diye kaydetmiştir. Lakabı Celâleddin’dir. “Efendimiz” anlamındaki “Mevlânâ” unvanı onu yüceltmek maksadıyla söylenmiştir. “Sultan” mânasına gelen Farsça “hudâvendigâr” unvanı da kendisine babası tarafından verilmiştir. Ayrıca doğduğu şehre nisbetle “Belhî” olarak anıldığı gibi hayatını geçirdiği Anadolu’ya nisbetle “Rûmî, Mevlânâ-i Rûm, Mevlânâ-i Rûmî” ve müderrisliği sebebiyle “Molla Hünkâr, Mollâ-yı Rûm” gibi unvanlarla da zikredilmektedir. (https://islamansiklopedisi.org.tr/mevlana-celaleddin-i-rumi)
Makaleler:
- Emine Yeniterzi,“Mevlânâ’nın Tefekkür Dünyası ve İnsan”, s. 71-80.
- Şefik Can, “Hz. Mevlânâ’nın Evrensel Görüşü”, 87-92.
- Mustafa Çıpan, “Mevlevilik Terimleri”, s.165-178
- Mustafa Kara, “Doğumunun 800. Yılında Mevlânâ ve Mevlevîlik”, Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi Cilt: 15, Sayı: 1, 2006 s. 1-22.
- Mustafa Kara, “Mevlânâ’nın Yaşadığı Yüzyılda Tasavvuf Düşüncesi”.